Sohbet Girişi
çok değişime neden olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Hormonları harekete geçiren bu duygu ile ilgili merak edilen gerçekler…
Ayaklarınızı yerden kesen aşk duygusu… Kalbiniz küt küt atar. İçinizde kelebekler uçuşur. Kimyanızı değiştiren bu güçlü duygunun sebebi aşk! Gözlerimizin içini güldüren, enerjimize enerji katan, sürekli görme isteğiyle kalbimizde tatlı bir çarpıntıya yol açan duygu… Aşkın ömrü ve bir bağımlılık olup olmadığı kişiden kişiye değişiklik gösterse de tartışılmaz olan bir şey var ki, aşık olmak bizi duygusal olarak etkilediği kadar fiziksel olarak da etkiler. Yapılan çalışmalar fiziksel bir acısı olan kişilerin sevdiği kişilerin resmine baktığı zaman orta dereceli acılarının yüzde 40, ciddi dereceli acılarının ise yüzde 15 oranında azaldığını ortaya koyuyor. Ancak elbette olumlu etkileri, duyguların karşılıklı olduğu, hem sevip hem sevildiğimiz mutlu bir beraberlikte gösterir. Aşk acısının kalbimizi kırdığı hatta bazı durumlarda sağlığımızı olumsuz etkilediği de bir gerçek. Aşık olduğumuzda midemizde kelebekler uçuşur, o kişiyi görünce kalbimiz daha hızlı çarpar, beklenmedik anda onunla karşılaşınca dizlerimizin bağı çözülür. Evet aşık olunca kendimizi birçok yönden farklı hissediyoruz. Çünkü bunlar aşkın neden olduğu kimyasal değişimlerden kaynaklanır. Peki ama nasıl ve neden?
Aşık olduğumuzda beynimizde dopamin denilen mutluluk hormonu salgılanır. Dopamin, aşık olduğumuz kişiyle aramızdaki o özel bağı oluşturur. Bu nedenle pek çok kişinin yer aldığı bir ortamda bizi heyecanlandıran tek kişi ‘aşık olduğumuz kişi’ olur ve kendimizi mutsuz hissettiğimizde onun sesini duymak yüzümüzü güldürür. Dopamin uzun süreli ilişkilerde de ilişkinin başlarında olduğu gibi var olmaya devam edebilir. Tabii bu işin sırrı kimyada değil, kişinin kendisinde!
Aşık olduğumuz zaman değişikliğe uğrayan bir diğer madde de serotonin. Vücutta yeterli derecede serotonin bulunması duygularımızın, uyku ve iştah düzenimizin, sosyal ve cinsel ilişkilerimizin sağlıklı bir şekilde düzenlenmesini sağlar. Ancak aşık olduğumuz zaman, tıpkı obsesif kompülsif bozukluklarda görüldüğü gibi serotonin seviyesinde yaklaşık yüzde 40 civarında düşme görülür. Bu nedenle tıpkı bu bozuklukta görülen saplantılı düşünceler gibi sürekli aşık olduğumuz kişiyi düşünür, onu merak eder, yemeden içmeden hatta uykudan kesiliriz.
Psikolojinin birçok alanında sarılmanın sakinleştirici etkisi artık kabul görmüş durumda. Bu, aşk için de geçerli çünkü özellikle sevdiğimiz kişiyle deneyimlediğimiz fiziksel temas ‘oksitoksin’i harekete geçirir. Oksitoksin, yalnızca aşk olunca karşımıza çıkan bir kimyasal değil. Yeni doğum yapan annelerde süt üretimini artıran ve bebekle bağ kurmayı sağlayan en önemli etken. Aynı zamanda sarılma ihtiyacına da yol açar.
Mutluluk gözlerimizin içinin gülmesine, parıl parıl parlamasına yol açar. Yapılan çalışmalar aşık olduğumuz kişiye veya çok sevdiğimiz bir şeye baktığımızda göz bebeklerimizin büyüdüğünü ortaya koyuyor ki bu da bizi daha çekici ve beğenilir kılar. Peki neden aşık olunca gözlerimiz parlar? Aşık olunca salgılanan noradrenalin hormonu heyecanı artırır ve böylelikle heyecan belirtilerinin yanında göz bebeklerinin de büyümesine neden olur.
Aşık olduğumuz kişiyi göreceğimiz zaman yaklaştıkça kalbimiz daha hızlı atmaya başlar, tatlı çarpıntılar başlar, ellerimiz terler ve “Bana neler oluyor?” diyoruz. Cevabı; adrenalin! Çünkü aşk, kan ve oksijen dolaşımını hızlandırır; avuçlarımızın terlemesine ve başımızın dönmesine yol açar.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu’nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
Yazar: admin
Görüntüleme: 75 defa
Kategori: Güzel Sözler
Yayınlanma Tarihi: 02 Ocak 2023
Türkiye'nin en iyi radyosunu sende hemen dinle.